Akciğer kanser tedavisinde yıllardır bilinen standart onkolojik tedaviler; kemoterapive radyoterapidir. Son yıllarda akllı ilaçlar ve immünoterapi tedavilerinin devreye girmesi ile, özellikle ileri evre akciğer kanser hastalarında beklen yaşam süreleri oldukça uzamış ve hatta az bir hasta grubunda kür sağlanabilir hale gelmiştir.
Bütün dünyada akciğer kanserinin bilinen en önemli nedeni sigaradır. Ancak genç bir erişkinde veya hiç sigara içememiş bir bireyde akciğer kanser gelişimi, araştırmacıları kanser gelişiminin diğer nedenlerini araştırmaya yönlendirmiştir. Hürelerde tespit edilen bazı mutasyonların kanseri tetiklerdiği görülmüş ve bu gen mutasyonlarını hedef alarak kanseri tedavi etmeyi hedefeyen akıllı ilaçlar keşfedilmeye ve üretilmeye başlanmıştır.
Maalesef bu sorunun yanıtı hayır. Oldukça sınırlı sayıda hastalar bu tedavilerden fayda görmektedir. Özellikle akciğer kanserinin adenokanser tipi ve sigara içmemiş bireyler bu tedaviye yatkın olan hasta gruplarlarıdr. Tümör tanısı amaçlı kitleden alınan biopsilerden veya kanser hastalarının kanından (likid biopsi) çalışılan bir takım genetik analizlerde, kanser hücrelerindeki mutasyonlar tespit edilerek bu ilaçlara duyarlı olup olmadıkları görülebilir.
Genetik çalışmlarda, NGS (Next Generation Sequencing) olarak tanımlana geniş bir panel bakılabilsede, daha sıklıkla bakılan genetik paneller aşağıdak, gibidir.
EGFR: Epidermal büyüme faktörü reseptörü.
ALK ve ROS1: Gen füzyonları.
C-MET ve B-RAF: Spesifik genetik değişiklikler.
Her ne kadar bu tedaviler ile çok iyi yanıtlar alınabilsede, tamamen iyileşme çoğu zaman mümkün olamamaktadır. Zamanla kullanılan ilaçlara karçı bir direnç gelişmekte ve tümör yeniden büyüyebilmektedir. Bu olgularda yeni bir akıllı ilaca geçilerek hastalık kontrol altına alınmaya çalışılsada, hastalık yinede ilerleyebilmektedir. Teknoloijini ilerlemesi ile araştımacıların en büyük hedefi; yakın bir gelecekte kanser hastalığını, şeker veya tansiyon hastalığı gibi bir ömür boyu baskı altında tutulabilecek kronik bir hastalık boyutuna indirmektir. Ancak günümüz tıbbı henüz bu aşamaya gelememiştir.
Vücudun bağışıklık sistemini tümör hücrelerine karşı duyarlı hale getirerek, kanser ile savaşmasını sağlayan tedavilerdir. Vücudumuza giren bir mikrobu, savunma hücrelerimiz (T lenfositler) tanır ve yok eder. Ancak T lenfositler, tümör hücreleri ile bir takım reseptörlerin etkileşimleri nedeniyle (en sık bilenen PDL-1 ve PD1) onaların zararlı olduğunu anlayamaz ve saldırmazlar. İmmünoterapi amacı ile kullanılan ilaçlar, tümör hücresi ve T lenfosit arasındaki bu resöptör etkileşmini bloke ederek T lenfositlerin tümör hücrelerine saldırmalarını sağlar.
Evet fayda görür ancak her hastanın görebileceği fayda aynı oranda olmaz. Tümör dokusundan bakılan PDL-1 düzeyleri kişinin görebileceği fayda hakkında fikir verir.
Çok iyi yanıtlar olabilsede, günümüz teknolojisinde bu tedavi ile dahi takiplerde kanserler tekrarlayabilmektedir. İmmünoterapi günümüzde, vücuda yayılmamış lokal ileri evre kanserlerde ameliayt öncesi ve sonrası dönemde, ameliyat şansı olmayan yayılmış hastalıkta kullanılan bir tedavidir.
Kemoterapi tedavisindeki ana prensip, kanser gibi hızlı çoğalan hücrelerini çoğalmalarının baskılanmasıdır. Bu mantıkla saç, tırnak, kemik iliği gibi diğer hızlı çoğalan hücrelerde zarar görmekte ve ciddi yan etkiler oluşabilmektedir. İmmünoterapi, kanser üzerine daha etkili, daha kanser hücresine spesfik ve yan etkileri daha az bir tedavi yötemidir.
Maalesef hala akciğer kanserinin erken evrelerde en etkili tedavisi, cerrahidir. Lokal ileri evrelerde ve ameliyat şansı olmayan vücuda yayılmış hastalıkta akllı ilaçlar ve immünoterapi tedavileri tercih edilmektedir. Bu tedaviler ile iyi yanıt alınan hastalarda ve/veya iyi yanıt sonrasında lokal bir alanda kanser tekrarlamalarında hala cerrahi uygulanmaktadır.
Akciğer kanseri, modern tedavi yöntemleri sayesinde artık daha yönetilebilir bir hastalık haline gelmiştir. Akıllı ilaçlar ve immünoterapi, hastaların yaşam kalitesini artırırken yan etkileri en aza indirir. Günümüzde akciğer kanser tedavisinde, kemoterapi, radyoterapi, akıllı ilaçlar, immünoterapi ve cerrahi seçenekleri bulunmaktadır. Hangi hastanın hangi tedavi veya tedavi kobinasyonlarından fayda göreceği önemlidir. Bu amaçla alanında uzamlaşmış hekimlerin (göğüs cerrahı, göğüs hastalıkları uzmanı, onkoloji hekimleri) ortak multidisipliner konseyleri önemlidir. Hastaların hekim ve hastanelerini seçerken bunlara dikkat etmeleri gerekir.
Daha fazla bilgi ve destek için YouTube kanalımı (Dr. Volkan Erdoğu) ziyaret edebilir veya drvolkanerdogu.com adresinden bana ulaşabilirsiniz. Sağlıklı günler dilerim!
Automated page speed optimizations for fast site performance
Bir yanıt yazın